genel istatistikler
toplam24
bugün0
dün0
bu ay0
geçen ay0
toplam +4
toplam -0

ilhan irem

    kadife sesli şarkıcı..onu dinleyince sanki gün batımındaki bulutlardan mavi tonda bir diyardan buralara bakıyorum ve uzakları dinliyorum gibi gelir.

    (bkz: havalar nasıl sizin şehirde)
    (18.10.2012 19:23)

iran

    hayatimdaki nirengi noktalarinin hep kaynagi olmustur! gucune, esrarina, insanlarina, sehirlerine, guzelligine, diline, farkina, kulturune, sanatina, tarihine, siyasetine, inancina her zaman ilgi duyarsiniz. zamanla bu ilgi karsi koyulamazsa aska donusur. benim icimde bir askti, iran! bunu universite yillarimda anladim ve o andan beri hic inkar etmedim! ozellikle misralarimda hep o ve ona dair isimler gecer! vuslata erdikten sonra da ondan kacmaya basladim. zira bir gun bu ask beni bitirebilirdi. su an boyle olmasi lazim, umarim omru ve bahti guzel olur! zira orasi 1000 yillik turk idaresinden dolayi muhurlu kaderimdir!
    (18.10.2012 19:22)

eski sevgili

    sevilmeyeni de sevileni de unutulmazdir. sevilenlerin acisi evlenene kadar kalir sanmayin, izleri kolay silinmez. sadece artik onun yeri kalpte daha derinlere ve dehlizlere gider. yoksa sevgisinin kuvvetinden birsey kaybetmez. ama onlardan daha cok sevilenler aileniz olur artik.

    gun gelir bir sarkida, siirde veya bir film karesinde akliniza duser. ya da facebook'da ortak bir arkadasiniz onu etiketlemistir bir resimde. hala guluyordur, guzeldir.. olsun.. yakarsiniz cigarayi gece balkonda herkes uyurken.. "vay beeeee" deyip iclenirsiniz. ve selam yollarsiniz mazinize.. yeterdir.. google'larda aramaya calismak beyhude, tecrubeyle sabittir.

    daha fazlasi hayat karartir, cok kurcalamak iyi degildir.
    (18.10.2012 19:20)

padang

    Endonezya'nin sumatra adasinda depremlerin yalniz birakmadigi, halkinin cogu fakir olan, bati sumatra eyaleti'nin merkez sehridir. minangkabau boyundandirlar. malay kulturunun onemli bir ogesi ve kiyafeti olan "songkok" adi verilen baslik buradan gelmektedir. ayrica maphilindo topraklarinda gorulebilecek ovalden ucgene dogru giden sivri uclu cati mimarisi de buradan gelmektedir.

    fakirligin arasinda gecen yil ve bu yil vuran depremlerle evsiz yurtsuz kalmalari bir kenara, ekmek parasi icin cocuklarini-kardeslerini-ailelerini-sevdiklerini-koylerini-memleketlerini birakmak zorunda kalan zavalli anne/zevce veya baba/koca insanlara sahiptir. bircogunun yillari gurbetlerde cok cuzi bir fiyata hayati harcamakla gecer. "yasamaktan cok yasatmak" felsefesi var, evet.


    --! spoiler !--

    "rosmanidar".. en kucugu 4 yasinda olan 4 cocuk annesi, kocasiyla insaatlarda bile calisacak kadar fedakar bir es, padang'in pariaman selatan ilcesine bagli bir koyde odasiz bir evde yasayan koyu tenli bir kadin.. sirf cocuklari okusun diye cocuk bakiciligi ve hizmetcilik yapmaya malezya'ya gelir. orta yasina ragmen cokmus, cirkin oldugundan ve sorunlu/egitimsiz bir ailesi bulundugundan hic kimse onu evine almak istemez. asya'da yaygin olan hizmetci/bakici ajansindan lisansli da degil. kader iste.. hatunun arkadasi acir, evine alir denemek icin. performansindan, isinden, hizmetinden ve saygi yapisindan hoslanmazlar ailece. cunku ilk kez yabanci bir memlekete cocuklarini birakip sozlesme suresince geldigi icin her gun aglamaktadir. 35'inden sonra gurbete cikan evli ve cocuklu bir kadin icin yilda 15 gunluk izinli 2 yil araliksiz calismak kolay degildir. ustelik aylik ucreti de bizim para cinsinden 300 tl dir. bu zor duruma ragmen anlayisli olamayacak kadar sabri bulunmayan ilk aile ancak 2 hafta sabreder ros'a. sonra tam careler tukenmis ve opsiyon suresi bitirileceginden bes parasiz kalmis bir vaziyette es-dost-akrabaya siginmaya mecbur kalacakken imdada mevcut genel baskanim olan hatun yetisir. bu aliesi sorunlu bakiciyi ve eksik/yanlisina kizilinca karsilik verebilecek kadar hurmeti eksik olan hizmetciyi yani ev yardimcisini en basta almak istemese de hatun acir durumuna. yaramaz bir sehzadeye sahip ayrica bir pasa da dunyaya getireceginden ev yardimcisi konusunda cok sik dokudugundan tedirgindir ama "vardir bunda da bir hayir" diyerekten kabul eder. 2 yillik sozlesme imzalanir 1 aylik izin arasinda anlasilir. bu isci ajanstan alinmadigi icin vize, saglik kontrolu, evraklar, gel-git derken 2000 dolar harcanir ros'a.

    tam 1 yil araliksiz genel baskanimin ev yardimcisi olarak bize hizmet eder, cocuklara bakar. turk kadininin olagan ozelligi olan beceriklilik, temizlikte titizlik, hazira kacmayan ve el mahareti isteyen ev yemekleri onda azdir. ama zamanla alisilir. cocuklarinin hasretini turk milletinin beyaz bebeklerini koklayarak, sarilarak giderir. 4 yasindaki kizinin sevgisi/hasreti onu bizim kucuk pasa'ya daha cok baglar. evde o "bibi"dir, oyle hitap edilir. ara ara yanlislarina, eksiklerine, unutkanliklarina kizilir hatta bazen karsilik da verir ama ne biz ne o kin beslemez, nefret beslemez, kusmez, saatler sonra unutulur nahos durumlar..

    son zamanlara dogru..

    annesi artik koydeki odasiz evlerinde kucuk kizina bakamayacak derecede gucten dusmustur. kocasi malezya'da kacak ise baslamis ve ondan da 3 kat fazla kazanmaktadir. liseli buyuk kizi universite cagina gelmistir. oglu kasabalarindaki motor tamirciliginden az kazandigi gerekcesiyle merkez kent padang'da tavuk sis seyyar satisina baslamistir. artik koyde ona ihtiyac vardir. bu sebeple sozlesmenin 2 yillik sartina devam edemeyecegini, bu sebeple vizenin bos yere uzatilmamasini genel baskanima bildirir. kendisini herseye ragmen sevdigimiz ve maasina zam yapilacagini soylememize ragmen gitmek zorundadir. sartlar artik malezya'da zorlasmistir padanglilar aleyhine. bu sansi teperse ileride kolay kolay tekrar bu isi yapamayacagi, cunku her iki ulkenin resmi makamlarindan uzun ve parali ugraslarla lisans almasi gerektigi, diger islerin bu kadar rahat ve parali olmadigi telkin edilir ama nafiledir, gitmek zorundadir. kendisine bankada biriktirilen son birkac aylik maasi ringgit'ten rupiah'a cevrilerek verilir ve istegi uzere feribot bileti alinir.

    ve bugun..

    aslinda kizdigimiz ve bizi ozellikle cocuklar konusunda zor durumda birakan padang'li rosmanidar, tum gece uyuyamamistir. defalarca ayni cumleleri tekrar ederek hatalarinin affini ve hakkimizin helalligini ister. sabahin ilk trenine yetismek zorundadir cunku sumatra feribotu erken saatlerdedir. "baba" tarafindan 2 saatlik uzakliktaki limana ve pasaport kontrolune kadar goturulur. acele etmekten sarilamadigi "pasa" icin aglar, opemedigi "sehzade" icin surati asilir ve tren yolculugu uzgun gecer.

    baba, tum pasaport/bilet islemlerini ve bagajini tasima isini hallettikten sonra helallesip ayrilmak ister. ros'un gozleri doludur. artik 1 yil ekmegini yedigi bu aileyi ve bu memleketi terkedip kendi koyune donecektir. helallesilir karsilikli. ve baba nasihat eder ona. gozleri yasli bir sekilde babanin turk adeti uzre elini opup sarilir. ve son sozler endonezce su olur:

    - hayatim boyunca sizi unutmayacagim baba. lutfen beni affedin, hakkinizi helal edin. ileride bir gun cocuklari gormeye yine gelecegim. anne kabul etmese de belki yeniden calismak isteyebilirim. lutfen yardimci ol bana..

    ve sonra kisa boyu ile sarilir babaya, aglar.. baba once sasirir, aslinda ondan memnun degildir son gunle kadar fazla ama son gunlerde ihtiyacini ve sadakatini anlar.

    + 1 yil sonra turkiye'ye donuyoruz bibi.. artik resmi islemler de zor. yeni bakici bulduktan sonra bizimle calisman icin sebeb kalmiyor ama kapimiz her zaman acik, ziyarete bekleriz. onemli degil, sen de hakkini helal et. cocuklarini ve anneni birakma. gecim derdi var ama para hersey degil, kocan calissin sadece, dunyaya sabit tutamiyor aileni, para.. sana iyi yolculuklar.. eger cok uzulursen bizi dusunme, unutmaya calis. hadi kendine iyi bak, allah'a ismarladik..

    son cumleye kadar turkce "tamam" diye tekrar eder cevap olarak ama son cumleden sonra agir bir huzunle bakar gozlerinin icine babanin. hic bir fotograf istemeden gitmektedir ve baba da sebebini boyle dusunmustur, onun bir koylu oldugunu ve okumayi sonradan kendi kendine ogrendigini unutarak.. ve onu deniz sinir kapisinin onundeki endonezyali kalabalikta birakip trenle geri doner..

    bibi gitmistir. baba eve donmustur. doktor anne hastaneye gitmeden once evde pasa'yi uyutmak icin sallamaktadir kucaginda. abisi sehzade o sirada minang lehcesinde "ayun sayang"* deyince anne ve baba karsilikli uzgun gozlerle bakisir. bu kadar etkilenecekleri ve uzulecekleri aslinda hic akillarina gelmemistir. "aliskanlik" deyip gecilir. cunku her gun ayni cati altinda beraber kalinmistir 1 yil boyunca..

    bu kadar midir? oyle degildir..

    ve su kucuk olay, unutulmayacak insanlari hayatin bir kismina koymayi yetiskin anne-babaya, kucuk bir bebek vasitasiyla ozetlenir:

    8 aylik pasa uyaninca yuruteciyle balkona kadar cikip disaridaki orta yasli koyu tenli endonezyali temizlik iscilerine bakmaktadir. ve bu zamana kadar anlamli hitap olarak sadece "baba" diyebilmekte olan bu kucuk sabi elini kaldirip avucunu acarak sallamaya baslar:

    - baaayy biiibiii..

    * * *
    --! spoiler !--


    (18.10.2012 19:18)

neyzen tevfik

    tevfik kolaylı künyesi bafra'nın kolay köyünden göç eden dedesinden gelir.ama kendisi bafra değil bodrum doğumludur.hiciv ve ney üstadıdır
    (08.02.2007 11:15)

mona roza

    dİrİlİŞ akiminin Üstadi'ni gÜl Şaİrİ dİye zİkrettİren Şİİr serİsİ:


    mona roza ii-Ölüm ve Çerçeveler


    bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı;
    garip bir yolculuk, tren ve gülce.
    bir hançer bölüyor, ah, rüyaları:
    bir rüya, bir hançer, bir el; ve, ve, ve...

    lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı;
    gece kar yağacak sabaha kadar.
    toprakta et, kemik çıtırtıları...
    yarı ölüleri bir korku tutar
    değince bir taşa kafatasları.
    -Ölüler ki yalnız tırnakları var,
    ve yalnız burkulmuş diz kapakları...-

    bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı;
    açıyor elini göğe bir kadın.
    uzuyor, uzuyor altın saçları
    uğrunda ölünen güzel kızların...

    bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı;
    esmer delikanlı, hatıra ve kan.
    yeşil gözlü kızın hıçkırıkları
    sızıyor bir kapı aralığından;
    lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı.

    lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı;
    Çocuklara açar mağaraları
    gün görmemiş kuşlar ve örümcekler.
    İlân-ı aşk eden dil balıkları
    aşina suları çabuk terkeder..

    lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı;
    bakıyor ateşe, küle böcekler.
    köpekler parçalar kanaryaları,
    mektupları bir boz ağaç kurdu yer.
    baykuşlar ötüyor harabelerde;
    yanıyor lâmbalar, hafif ve sarı.
    bir kaza kurşunu bulur her yerde
    süvarisiz şaha kalkan atları...
    bir ruhun ışığı vardır göklerde,
    lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı;
    Ötüyor baykuşlar harabelerde.

    bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı;
    titriyor yıldırım düşmüş gibi yer.
    bekledi arzuyla karanlıkları
    anneler, babalar, erkek kardeşler.
    ta içinde duyar ani bir ağrı,
    bir hüzün şarkısı tutturur gider
    anneler, babalar, erkek kardeşler.

    lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı;
    her yatak dopdolu, bir yatak bomboş.
    bir neşe şarkısı tutturur gider

    birinci, ikinci, üçüncü sarhoş;
    kurşunlar sıkılır göklere doğru,
    serçe yavruları yuvada titrer.
    lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı...

    bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı;
    İnce yelkenleri alıyor yeller.
    titretir kalpleri ve bayrakları
    gemiden toprağa uzanan eller.
    lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı,
    bir yosun köküne hasret kalacak
    gizli hazineler, su yılanları...

    İnce yelkenleri alıyor yeller;
    bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı.
    beyaz pelerinli hür tayfaları
    kendine bağlıyor siyah kediler;
    titriyor gönüller ve kara bayrak,
    bir yosun köküne hasret kalacak
    gemiden toprağa uzanan eller
    bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı.

    bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı,
    garip bir yolculuk, tren ve gülce.
    bölüyor bir hançer, ah, rüyaları:
    bir rüya, bir hançer, bir el; ve, ve, ve...
    (08.02.2007 09:57)

şiir

    güzel söz söyleme sanatı..

    örnek :

    İçimde dinlediğim uzaklardan bir nida..
    aşkına değil liza'm yalnız sana elveda..
    (08.02.2007 09:43)

büyük birlik partisi

yağmur

    gözyaşı, rahmet, bereket, lütuf, hüzün..

    . .
    cocuklugumda her yagmur yagdiginda allah in agladigini sanirdim.
    gece kalkar tek basima o nun gozyaslarinin yol uzerinde cirpinisini izlerdim pencereden kucuk gozlerle..
    nerden bilebilirdim ki o islak kaldirimlara kalbimin tutunup o acinin kucuk uzgun gozlerimden kanima yayildigini..

    ve su an o kucuk gozler üşümenin eleminde eriyor yagmur damlalari duserken istanbul sokaklarina..

    25.11.2006 atalar

    nur liza
    (08.02.2007 06:21)

sayfa: 1-2

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.